Sanat uzun, hayat kısa.
Felsefenin ontoloji, siyaset, mantık gibi şanlı kolları varken neden estetik ve sanatla ilgilendiğimi sormuştu birkaç kişi. Çünkü çoğu insan sanatla ilgilenmenin zengin hobisinden öte bir şey olmadığını düşünüyor. Öyle ya iyi bir resim ya da heykel ancak ev dekore edebilir. Hala görüyorum bazen yorumlarda “hakikatin peşindeysen, hakikati araştırıyorsan…” şeklinde başlayan ve sanatın hakikatini küçümseyen ifadeler. Ben sanırım kendimi anlatamadım. Hakikat denen bir şey olmadığı ve hayatta katlanabilmenin en iyi yolu sanat olduğu için sanatla ilgileniyorum. Tarkovsky’nin sevdiğim bir sözü var, “Dünya mükemmel olmadığı için sanat vardır.” demişti. Bu sanat 15. yüzyılda resim ve heykeldi. Şimdi ise sinema, şiir, müzik, edebiyat… Yol değişebilir ama örtülü amaç hep aynı diye düşünüyorum. Yaşamı anlamak ve katlanmak.
Hakikatperest değilim. Sonsuz deneyim ufukları var benim için yalnızca. Ben bir müzik dinlerken veya bir film izlerken o nesne öznede nasıl bu etkiyi yaratıyor; nasıl özneyi ele geçiriyor; nasıl bazı şeyler bizi büyülerken diğerleri sıradan geliyor; nasıl ortaya haz duygusunu ortaya çıkartıyor ve nasıl kendine yeni bir gerçeklik yaratabiliyor bunları merak ediyorum. Sanat yapıtını ve estetik deneyimi anlamaya çalışıyorum. Anlayayım ki tüm dünya deneyimim tıpkı sanat deneyimim gibi estetikleşsin, yürümek dahi dans etmek kadar zevk versin istiyorum.
Sonsuzun değil; yaşamın peşindeyim.🌱